Seracılık, bitkilerin yetiştimesi için en uygun koşulların sağlanması , bu koşulların bitkilerin olgunlaşıncaya kadar korunması ve iklim şartları müsait olmadığı durumlarda bile bitki üretemi yapmaktır. Dünya ülkelerinde en çok ABD, Japonya ve Hollanda da bulunan seraların %78’inde çiçek yetiştirilmektedir.
Kuruldukları iklim şartlarına göre değişik malzemelerle yapılan seraların yapımında %39 oranında cam kullanılmaktadır. Ilıman-sıcak iklim kuşağında bulunan ülkemizde sera yetiştiriciliği soğuk aylara yöneliktir ve asgari düzeyde ısıtma ihtiyacı vardır. Isıtma düzeyinin düşük olması işletme giderlerini azaltır ve işçiliği ucuzlatır. Ülkemizde yatırım maliyetleri düşük olan seraların örtü materyalleri plastiktir, üretim teknolojisi düşüktür fakat verim ve kalite serin-soğuk iklim kuşağındakine göre daha düşüktür.
Ülkemizde Seracılık Ülkemizde sera sebzeciliği başlangıcı son 30 35 yıl kadar öncesine dayanır. Sera işletmelerinin kurulması iklim yönünden en uygun olan Antalya ve Mersin illerinde başlamıştır. Aslında serada bitki yetiştiriciliği ülkemizin her tarafında yapılırsa da, bitkiler için uygun çevre koşullarının sağlanmasında, ekonomi, taşıma ve pazarlama gibi etkenler sera işletmeciliğini kısıtlar veya geliştirir. Bu arada düşünülmesi gereken diğer bir noktada serada bitki yetiştirilmesine daha az uygun olan fakat büyük tüketim merkezlerine yakın olan yerlerde, seranın ısıtılması için harcama artarken, taşıma masraflarının da azalması sera yapımında etkili rol oynayabilir. Bu alanlar, güneş enerjisinden yararlanarak ısıtma giderlerinin azaltılması gibi teknik önlemler yanında, doğada bulunan sıcak su, kaynar su ve buhar gibi jeotermal kaynakların da aynı amaca uygun olarak kullanılması ile ülkemiz sera işletmelerinin alanlarının büyümesinde önemli katkısı olabilecektir.
Sera işletmeciliğini kısıtlayıcı en büyük etmen, sera içinde bitki gelişmesi için en uygun sıcaklığı sağlamada kullanılan yakıt ile ısıtma sistemi bakım giderleridir. Bu nedenle ülkemizde sera işletmeciliği kurulabilecek bölgeler Akdeniz, Ege, Marmara, Karadeniz Bölgeleri ile uygun mikro kliması olan yörelerdir.
Ülkemiz diğer Akdeniz ülkelerine göre daha büyük bir seracılık potansiyeline sahiptir. Bunun nedeni, ispanya ve Fransa kıyıları altyapısı çok iyi olan bir turizm alanı olması ve bu tesislerden sera kurulacak alanın pek kısıtlı kalmasıdır. İtalya ve Yunanistan'da ise kıyılar oldukça engebeli ve dağlık olması nedeniyle, sera işletmeciliği için alanın çok az olmasıdır. Afrika kıyılarındaki Fas, Cezayir, Tunus, Libya gibi ülkelerde ise, uzun süreli yetiştiricilik için kışın ısıtma yanında sıcak mevsimlerde, soğutma da gerekmektedir.
Ülkemiz seracılığı Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde dağılma ve gelişme göstermektedir. Bu dağılım içersinde yer yer yoğun üretim alanları doğmuştur. En kuzeyde Yalova çevresindeki mikro klimada görülen seracılık, batıda İzmir ve Muğla çevresinde, güneyde Antalya ve Mersin dolaylarında yoğunlaşmakta ve Hatay ilinin Samandağ ilçesine kadar varmaktadır. Ülkemizdeki sera alanlarının son yıllardaki dağılımına rakamsal olarak bakacak olursak, Türkiye'de sera alanlarının yaklaşık %65’i Antalya'da % 21'i. Mersinde. % 7'si Muğla'da, % 2, İzmir' de ve % 1'i İstanbul' da bulunmaktadır.
Bu dağılımda göstermektedir ki, Türkiye'de seracılık kış aylarının en sıcak geçtiği Akdeniz yöresinde toplanmıştır (Çizelge 1.1). Ülkemizde seracılığın bölgelerimize göre belirgin özelliklerini şöyle özetleyebiliriz. Seracılığın yoğun olarak yapıldığı en kuzeydeki yöre Yalova'dır. Mikro klima özelliği gösteren ekolojik yapısı ve İstanbul gibi büyük bir tüketim merkezine yakın olması önemini korumaktadır. Son yıllarda bu yöredeki sera, işletmelerinin özelliği kesme ve saksı çiçeği yetiştiricilik tekniğinin uygulanmasıdır. İzmir'de seraların büyük bölümü Balçova, Narlıdere ovasında bulunmaktadır. Yörenin mikro klima özelliğindeki ekolojik uygunluğu, zengin jeotermal kaynakların toprağın kolay ısınmasına etkisi, İzmir gibi büyük bir pazara yakınlığı bölgede seracılığın gelişmesindeki önemli etmenlerdir. Seralarda en çok hıyar yetiştirilmekte ve daha sonra ilkbaharda semizotu, sonbaharda marul gelmektedir. Son zamanlarda süs bitkileri yetiştiriciliği de artmaya başlamıştır. Seraların bulunduğu alanların yoğun yerleşim merkezleri olması nedeniyle, İzmir dolayında seracılık alanı yönünden doyum noktasında bulunmakta ve bu alanların fazla artması şimdilik beklenmemektedir. Sera alanlarının son zamanlarda hızla arttığı il olan Muğla'da seralar, Fethiye ilçesinde yayılmaktadır. Seracılık bu ilçede yeni olduğundan, seralarda tek ürün olarak domates yetiştirilmektedir. Ekolojik koşulların uygun olması ve sera kurulacak alanların bulunması, seracılık yönünden bu ilimizin büyük bir potansiyelinin olduğunu göstermektedir. Antalya yöresinde ise sera tarımı Kaş, Gazipaşa ilçeleri arasındaki kıyı şeridinde yoğun olarak yapılmaktadır. Yöre sera alanlarının fazlalığı ve sera üretim tekniği yönünden ülkemizde en iyi durumdadır. Bölgede sera sebze üretiminde ana ürünler domates, biber, hıyar ve patlıcan'dır. Son yıllarda süs bitkilerinin yetiştirilmesine de başlanmıştır. Bölgede sonbahar ve ilkbahar yetiştiriciliği yapılan bazı mikro klima yörelerinde ısıtma masrafı tümüyle ortadan kalkmaktadır.
Mersin ilindeki seralar Mersin'den başlayıp batıya doğru kıyı şeridindedir. Mersin ili seralarındaki sebze üretiminde domates, biber ve hıyar yer almaktadır. Bölgenin ekolojik koşullarının uygun olmasına karşılık, üretim tekniğinin iyi olmaması nedeniyle, niteliği düşük ürünler elde edilmektedir.
Türkiye seracılığında son beş yıldaki gelişmeler incelendiğinde, Türkiye'de seracılığın yıllık ortalama artış hızı % 15 dolayındadır. Bu artış hızı bir çok ülkeden daha fazladır.
Ülkemiz seralarının işletme yapısı aile işletmeleri şeklinde ve ortalama büyüklükleri 400-1500 m2 arasında değişen küçük işletmeler şeklindedir.
Ülkemizde ve diğer ülkelerde bazı durumlarda sera işletmeciliği veya sera yetiştiriciliği ile "Örtüaltı yetiştiriciliği" aynı anlamda kullanılmaktadır. Örtüaltı yetiştiriciliği oldukça geniş kapsamlı ve çevre koşullarının olumsuz etkisini kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak bitkisel üretim yapmaya yarayan alçak veya yüksek sistemler olarak tanımlanabilir.
Örtüaltı yetiştiriciliğini dört ayrı sınıfta inceleyebiliriz.
1. Yüzeysel Örtüler: Örtüaltı yetiştiriciliğinde malçlama, yüzeysel örtüler, yastıklar şeklinde yapılan ve kısa veya uzun süre bitkilerin üzerini kapatan, ayrıca tüm tarımsal işlemlerin dışardan yapıldığı sistemlerdir.
2. Alçak tüneller: Yerden yüksekliği 1 m' ye kadar olan bu örtüler, havalar ısınınca ve bitkiler belirli bir yüksekliğe ulaşınca kaldırılır. Tarımsal işlemlerin hepsi örtü dışından yapılır.
3. Yüksek tüneller: Örtüaltı yetiştiriciliğinde insanın içerisine rahatça girebileceği, tarımsal mekanizasyona olanak sağlayan, ancak ısıtma, havalandırma sistemleri genellikle olmayan, dar ve yarım daire kesitli yapılardır. Bu örtü tiplerinin hepsi plastik örtülerdir.
4. Seralar: Tüm iklim elemanlarının denetimine olanak sağlamalıdır.yabilecek örtülü yapılardır.
Türkiye’de yıllık ortalama artış hızı %15 olan seracılık diğer ülkelere oranla daha yenidir. Son yıllardaki dağılma alanlarına bakıldığında %65 ile Antalya başı çekmektedir. İstanbul gibi büyük bir merkeze yakınlığı nedeniyle Yalova ise kuzeydeki en yoğun seracılık yapılan ildir. Bu seralarda sebze yetiştiriciliği ağırlıktadır.
Amatör, araştırma, yarı profesyonel ve tam profesyonel olarak tasarlanabilen seralar, yapılacak işin niteliğine göre kullanım amacına bağlı olarak kurulmalıdır. Sera ünitelerinin büyüklüğü, kullanım amacından sonra işletmenin işçilik miktarı ve çeşidi önem kazanmaktadır. Sermayeye bağlı olarak seçilen sera tiplerinden, cam örtülü çelik veya alüminyum iskeletli sera tipinin masrafı yüksek fakat bakım masrafı düşüktür. İlk yapım masrafı düşük fakat bakım masrafları yüksek olan plastik örtülü ahşap iskeletler ise diğer seçeneğe göre %45 daha ucuz olduğundan tercih edilmektedir.
Sebze yetiştirilecek seraların kurulum maliyeti bir dönümde 10.000 – 14000 TL arasındadır . Fide veya çiçek yetiştirmek ise maliyet 15.000 TL yada 18.000 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Son zamanların gözde yatırım alanlarından organik tarım yapmak için sera kurmanın maliyeti yine bir dönümde 30.000 TL ile 70.000 TL arasındadır. Daha detaylı bilgi için sera kurulum firmalarını arayabilirsiniz.
Seracılık Nerede Yapılmalı, Isıtma Giderleri ve Jeotermal Enerji
Örtü altı bitkisel üretim (seracılık) ile amaçlanan genel olarak; üretilen bitkilere asgari 15 C civarında sıcaklık sağlayarak sezon dışı bolca mahsul üretmek ve bu ürünleri de değer fiyattan satarak karlı bir üretim yapmaktır.
Kışın bu sıcaklığı sağlayabilmek için öncelikle kapalı bir ortam sağlanması gerekmektedir. Bitkilerin fotosentez yapmak amacı ile güneş ışığına ihtiyaç duymaları sebebi ile bu kapalı ortam ışık geçirmek zorundadır. Bu sebeple temel olarak seralar, genelde metal iskeletin üzerine şeffaf cam veya plastik malzeme kaplanması ile tesis edilir.
Isıtma Giderleri
Seracılıkta en önemli gider ısıtma gideridir. 1 dekar seranın Ekim ayından Nisan ayına kadar 7 ay süreyle 15°C de tutulması için yapılacak ısıtmalarda; Antalya'da 22 ton Fuel- Oil, Yalova'da 46 ton Fuel Oil, Ankara'da 86 ton Fuel Oil gerekir.
Buna göre Ankara koşullarında bir seranın ısıtılabilmesi için Antalya koşullarına göre yaklaşık 4 kat fazla enerjiye ihtiyaç vardır.
Isıtmada Kullanılacak Yakıt Tipleri
Burada en olası 3 enerji kaynağını değerlendirelim:
1) Doğalgaz
Yaptığımız fizibilitelerde yakıt olarak doğalgaz kullanıldığında, Antalya koşullarında bile doğalgaz ile ısıtmanın karlı olmadığı ve işletmenin zarar edeceği çıkabilmektedir.
2) Kömür
Antalya koşullarında uygun fiyatlı kömür ile ısıtma karlı olabilmekle beraber seranın genelde en büyük gider kalemini oluşturur. Ancak işletme, Antalya’ dan kuzeye gittikçe kömür ile ısıtma da karlı olmaktan çıkmaktadır. Ankara koşullarında kömür ile ısıtma da işletmeyi zarar ettirecektir.
3) Jeotermal
Jeotermal kaynakları kullanarak ısıtma, tüm olasılıklar içerisinde hem en karlı üretimi yapmayı sağlayan, hem de en temiz ısıtma şeklidir. Ancak burada bile sıcaklığın -10 C altına düşebildiği dönemlerde özellikle 4 metre ve üzeri yüksek seralarda ısıtma ile ilgili sorunlar yaşanabilmektedir. Bu amaçla ısı dağılımına dair hesaplamalar daha kuruluş aşamasındayken kötü ihtimal hesabına göre yapılmalıdır.
Sera ısıtmasında kullanılacak jeotermal kaynağın genel olarak en az 100 C çıkış sıcaklığında olması istenir. Ancak duyumlarımıza göre 50- 60 C sıcaklığında suyu da etkin olarak kullanabilen sistemler oluşturabilen kuruluşlar da vardır.
Yine duyumlarımıza göre, jeotermal kaynak ile sera arasında uzaklık 10 km kadar olduğunda bile sıcak su sera ısıtma amacı ile borularla etkin olarak taşınabilmektedir. Uzaklığın 10 km’ yi geçtiği durumlarda sorunlar çıkabilmektedir.
Kışın bu sıcaklığı sağlayabilmek için öncelikle kapalı bir ortam sağlanması gerekmektedir. Bitkilerin fotosentez yapmak amacı ile güneş ışığına ihtiyaç duymaları sebebi ile bu kapalı ortam ışık geçirmek zorundadır. Bu sebeple temel olarak seralar, genelde metal iskeletin üzerine şeffaf cam veya plastik malzeme kaplanması ile tesis edilir.
Isıtma Giderleri
Seracılıkta en önemli gider ısıtma gideridir. 1 dekar seranın Ekim ayından Nisan ayına kadar 7 ay süreyle 15°C de tutulması için yapılacak ısıtmalarda; Antalya'da 22 ton Fuel- Oil, Yalova'da 46 ton Fuel Oil, Ankara'da 86 ton Fuel Oil gerekir.
Buna göre Ankara koşullarında bir seranın ısıtılabilmesi için Antalya koşullarına göre yaklaşık 4 kat fazla enerjiye ihtiyaç vardır.
Isıtmada Kullanılacak Yakıt Tipleri
Burada en olası 3 enerji kaynağını değerlendirelim:
1) Doğalgaz
Yaptığımız fizibilitelerde yakıt olarak doğalgaz kullanıldığında, Antalya koşullarında bile doğalgaz ile ısıtmanın karlı olmadığı ve işletmenin zarar edeceği çıkabilmektedir.
2) Kömür
Antalya koşullarında uygun fiyatlı kömür ile ısıtma karlı olabilmekle beraber seranın genelde en büyük gider kalemini oluşturur. Ancak işletme, Antalya’ dan kuzeye gittikçe kömür ile ısıtma da karlı olmaktan çıkmaktadır. Ankara koşullarında kömür ile ısıtma da işletmeyi zarar ettirecektir.
3) Jeotermal
Jeotermal kaynakları kullanarak ısıtma, tüm olasılıklar içerisinde hem en karlı üretimi yapmayı sağlayan, hem de en temiz ısıtma şeklidir. Ancak burada bile sıcaklığın -10 C altına düşebildiği dönemlerde özellikle 4 metre ve üzeri yüksek seralarda ısıtma ile ilgili sorunlar yaşanabilmektedir. Bu amaçla ısı dağılımına dair hesaplamalar daha kuruluş aşamasındayken kötü ihtimal hesabına göre yapılmalıdır.
Sera ısıtmasında kullanılacak jeotermal kaynağın genel olarak en az 100 C çıkış sıcaklığında olması istenir. Ancak duyumlarımıza göre 50- 60 C sıcaklığında suyu da etkin olarak kullanabilen sistemler oluşturabilen kuruluşlar da vardır.
Yine duyumlarımıza göre, jeotermal kaynak ile sera arasında uzaklık 10 km kadar olduğunda bile sıcak su sera ısıtma amacı ile borularla etkin olarak taşınabilmektedir. Uzaklığın 10 km’ yi geçtiği durumlarda sorunlar çıkabilmektedir.
Türkiyede Seracılık
Ülkemizde Seracılık Ülkemizde sera sebzeciliği başlangıcı son 30 35 yıl kadar öncesine dayanır. Sera işletmelerinin kurulması iklim yönünden en uygun olan Antalya ve Mersin illerinde başlamıştır.Ülkemizde Seracılık Ülkemizde sera sebzeciliği başlangıcı son 30 35 yıl kadar öncesine dayanır. Sera işletmelerinin kurulması iklim yönünden en uygun olan Antalya ve Mersin illerinde başlamıştır. Aslında serada bitki yetiştiriciliği ülkemizin her tarafında yapılırsa da, bitkiler için uygun çevre koşullarının sağlanmasında, ekonomi, taşıma ve pazarlama gibi etkenler sera işletmeciliğini kısıtlar veya geliştirir. Bu arada düşünülmesi gereken diğer bir noktada serada bitki yetiştirilmesine daha az uygun olan fakat büyük tüketim merkezlerine yakın olan yerlerde, seranın ısıtılması için harcama artarken, taşıma masraflarının da azalması sera yapımında etkili rol oynayabilir. Bu alanlar, güneş enerjisinden yararlanarak ısıtma giderlerinin azaltılması gibi teknik önlemler yanında, doğada bulunan sıcak su, kaynar su ve buhar gibi jeotermal kaynakların da aynı amaca uygun olarak kullanılması ile ülkemiz sera işletmelerinin alanlarının büyümesinde önemli katkısı olabilecektir.
Sera işletmeciliğini kısıtlayıcı en büyük etmen, sera içinde bitki gelişmesi için en uygun sıcaklığı sağlamada kullanılan yakıt ile ısıtma sistemi bakım giderleridir. Bu nedenle ülkemizde sera işletmeciliği kurulabilecek bölgeler Akdeniz, Ege, Marmara, Karadeniz Bölgeleri ile uygun mikro kliması olan yörelerdir.
Ülkemiz diğer Akdeniz ülkelerine göre daha büyük bir seracılık potansiyeline sahiptir. Bunun nedeni, ispanya ve Fransa kıyıları altyapısı çok iyi olan bir turizm alanı olması ve bu tesislerden sera kurulacak alanın pek kısıtlı kalmasıdır. İtalya ve Yunanistan'da ise kıyılar oldukça engebeli ve dağlık olması nedeniyle, sera işletmeciliği için alanın çok az olmasıdır. Afrika kıyılarındaki Fas, Cezayir, Tunus, Libya gibi ülkelerde ise, uzun süreli yetiştiricilik için kışın ısıtma yanında sıcak mevsimlerde, soğutma da gerekmektedir.
Ülkemiz seracılığı Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde dağılma ve gelişme göstermektedir. Bu dağılım içersinde yer yer yoğun üretim alanları doğmuştur. En kuzeyde Yalova çevresindeki mikro klimada görülen seracılık, batıda İzmir ve Muğla çevresinde, güneyde Antalya ve Mersin dolaylarında yoğunlaşmakta ve Hatay ilinin Samandağ ilçesine kadar varmaktadır. Ülkemizdeki sera alanlarının son yıllardaki dağılımına rakamsal olarak bakacak olursak, Türkiye'de sera alanlarının yaklaşık %65’i Antalya'da % 21'i. Mersinde. % 7'si Muğla'da, % 2, İzmir' de ve % 1'i İstanbul' da bulunmaktadır.
Bu dağılımda göstermektedir ki, Türkiye'de seracılık kış aylarının en sıcak geçtiği Akdeniz yöresinde toplanmıştır (Çizelge 1.1). Ülkemizde seracılığın bölgelerimize göre belirgin özelliklerini şöyle özetleyebiliriz. Seracılığın yoğun olarak yapıldığı en kuzeydeki yöre Yalova'dır. Mikro klima özelliği gösteren ekolojik yapısı ve İstanbul gibi büyük bir tüketim merkezine yakın olması önemini korumaktadır. Son yıllarda bu yöredeki sera, işletmelerinin özelliği kesme ve saksı çiçeği yetiştiricilik tekniğinin uygulanmasıdır. İzmir'de seraların büyük bölümü Balçova, Narlıdere ovasında bulunmaktadır. Yörenin mikro klima özelliğindeki ekolojik uygunluğu, zengin jeotermal kaynakların toprağın kolay ısınmasına etkisi, İzmir gibi büyük bir pazara yakınlığı bölgede seracılığın gelişmesindeki önemli etmenlerdir. Seralarda en çok hıyar yetiştirilmekte ve daha sonra ilkbaharda semizotu, sonbaharda marul gelmektedir. Son zamanlarda süs bitkileri yetiştiriciliği de artmaya başlamıştır. Seraların bulunduğu alanların yoğun yerleşim merkezleri olması nedeniyle, İzmir dolayında seracılık alanı yönünden doyum noktasında bulunmakta ve bu alanların fazla artması şimdilik beklenmemektedir. Sera alanlarının son zamanlarda hızla arttığı il olan Muğla'da seralar, Fethiye ilçesinde yayılmaktadır. Seracılık bu ilçede yeni olduğundan, seralarda tek ürün olarak domates yetiştirilmektedir. Ekolojik koşulların uygun olması ve sera kurulacak alanların bulunması, seracılık yönünden bu ilimizin büyük bir potansiyelinin olduğunu göstermektedir. Antalya yöresinde ise sera tarımı Kaş, Gazipaşa ilçeleri arasındaki kıyı şeridinde yoğun olarak yapılmaktadır. Yöre sera alanlarının fazlalığı ve sera üretim tekniği yönünden ülkemizde en iyi durumdadır. Bölgede sera sebze üretiminde ana ürünler domates, biber, hıyar ve patlıcan'dır. Son yıllarda süs bitkilerinin yetiştirilmesine de başlanmıştır. Bölgede sonbahar ve ilkbahar yetiştiriciliği yapılan bazı mikro klima yörelerinde ısıtma masrafı tümüyle ortadan kalkmaktadır.
Mersin ilindeki seralar Mersin'den başlayıp batıya doğru kıyı şeridindedir. Mersin ili seralarındaki sebze üretiminde domates, biber ve hıyar yer almaktadır. Bölgenin ekolojik koşullarının uygun olmasına karşılık, üretim tekniğinin iyi olmaması nedeniyle, niteliği düşük ürünler elde edilmektedir.
Türkiye seracılığında son beş yıldaki gelişmeler incelendiğinde, Türkiye'de seracılığın yıllık ortalama artış hızı % 15 dolayındadır. Bu artış hızı bir çok ülkeden daha fazladır.
Ülkemiz seralarının işletme yapısı aile işletmeleri şeklinde ve ortalama büyüklükleri 400-1500 m2 arasında değişen küçük işletmeler şeklindedir.
Ülkemizde ve diğer ülkelerde bazı durumlarda sera işletmeciliği veya sera yetiştiriciliği ile "Örtüaltı yetiştiriciliği" aynı anlamda kullanılmaktadır. Örtüaltı yetiştiriciliği oldukça geniş kapsamlı ve çevre koşullarının olumsuz etkisini kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak bitkisel üretim yapmaya yarayan alçak veya yüksek sistemler olarak tanımlanabilir.
Örtüaltı yetiştiriciliğini dört ayrı sınıfta inceleyebiliriz.
1. Yüzeysel Örtüler: Örtüaltı yetiştiriciliğinde malçlama, yüzeysel örtüler, yastıklar şeklinde yapılan ve kısa veya uzun süre bitkilerin üzerini kapatan, ayrıca tüm tarımsal işlemlerin dışardan yapıldığı sistemlerdir.
2. Alçak tüneller: Yerden yüksekliği 1 m' ye kadar olan bu örtüler, havalar ısınınca ve bitkiler belirli bir yüksekliğe ulaşınca kaldırılır. Tarımsal işlemlerin hepsi örtü dışından yapılır.
3. Yüksek tüneller: Örtüaltı yetiştiriciliğinde insanın içerisine rahatça girebileceği, tarımsal mekanizasyona olanak sağlayan, ancak ısıtma, havalandırma sistemleri genellikle olmayan, dar ve yarım daire kesitli yapılardır. Bu örtü tiplerinin hepsi plastik örtülerdir.
4. Seralar: Tüm iklim elemanlarının denetimine olanak sağlamalıdır.yabilecek örtülü yapılardır.
No comments:
Post a Comment